Araştırmalara göre kaygı, bireyin bir uyaranla karşılaştığında psikolojik fizyolojik ve duygusal düzeyde yaşadığı değişimlerle kendini gösteren bir uyarılma durumudur. Bu duygu, yaşamın doğal bir parçası olup, bireyin hayatta kalabilme mekanizması için gerekli olan temel bir duygusal tepkidir.                                                                                                                                   

Bu araştırmada çıkan kanıt, yaşamın kendisinin başlı başına bir enerji ve kaygı potansiyeli gerektirdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, ortalama düzeydeki kaygı, bireyin yaşamı algılamasında, günlük hayatını sürdürmesinde ve yönetmesinde işlevsel bir rol oynar.

Çalışmara göre kaygının arzu duyma, karar alma ve bu kararlar doğrultusunda harekete geçme süreçlerinde de kritik bir rol oynadığı görülmektedir. Dolayısıyla belirli bir kaygı düzeyi, bireyin performansını artırmada önemli bir işlev üstlenirken, kaygı seviyesi aşırı arttığında kişinin enerjisini verimli bir şekilde kullanmasını engeller(Eker,2016).

Çalışmalar göre, aşırı kaygı, bireyin dikkatini ve gücünü odaklamada zorluk yaratır, bu da potansiyelinin tamamını kullanamamasına ve dolayısıyla istenilen performansa ulaşmasının zorlaşmasına neden olur(Eker,2016)

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir